2008 SUT fiyatlarına ramak kala sürdürülebilirlik ve kamu yararı

/ 21 Temmuz 2008 / 691 views / yorumsuz

1 Temmuz itibarı ile kanun yapıcı hastadan alınan fark ücrete sınırlama getirmiş ve devletin bu hizmet için ödediği SUT listesindeki fiyatın % 30 unu geçmeyecek şekilde fark ücretine izin vermiştir. Halen uygulanan SUT fiyatları ise genelde özel sağlık kurumlarında uygulanan cari fiyatın 1/3’ü gibidir. Ve özel sağlık işletmelerinin de yaklaşık % 10-15 kar marjı olan kuruluşlar olduğunu da hatırlarsak, kamunun ödediği ücretin üzerine alınacak % 30 fark ücret ile bu hizmetler verilebilir mi?

Verilirse de ne kadar süre ile devam eder, bu süre içinde teşhise dayalı mağduriyetler oluşur mu ???

Diye düşünüp, nasıl işletmelerimizde verimli hizmeti yapacağız derken 2008 SUT fiyatları son aşamaya geldi. Belki bu haftalarda açıklanacak. % 30 fark uygulaması ve bu uygulamanın devamını belirleyecek ise SUT fiyatları olduğu için çok önemli.

Kural koyan otorite olarak kamu, hep en büyük alıcı ve hizmetin bedelini ödeyen hem de en büyük hizmet sunucusudur. Bu kimliği ile 2008 SUT fiyatlarının belirlenmesi bir defa daha önemli olmuştur. Fiyat belirlenmesinde kamunun planlayıcı mantığıyla, sunumda en büyük paya sahip olmasından kaynaklı rekabetçi anlayışla yapacağı düzenlemeler iyi ölçülmelidir.

Uygulanacak fiyatlarla belki bazı özel sunucular, sistemin dışında kalacak ve popülâsyondaki kamu sunucularının oranı rölatif olarak, hizmeti alanların kanaatleri dikkate alınmadan artmış olacaktır.

2003 yılından beri uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı temeli olan, Hakkaniyet, Kalite ve Sürdürülebilirlik boyutları ile analiz edildiğinde, gelişmişlik göstergesi de olan hekime başvuru sayısı artmış ve hastalarımızın cepten ödedikleri sağlık harcamaları % 29,1 lerden % 19 lara düşmüştür.. Özel sağlık kurumlarının sisteme alınması ile kamu sağlık hizmeti sunucuları da özel sektör ile girdikleri rekabet neticesi hizmet kalitelerini arttırmışlardır. Birde Temmuz itibarı ile özel sağlık kurumlarından hizmet alan hastalarımızın cebinden ödediği fark ücretlere de sınırlama getirilmiştir. Hastalar memnundur, sistemin hakkaniyetli sağlık hizmeti sunumu her geçen gün artarak gerçekleştirilmektedir.

Özel Sağlık Sunucuları ve ödeyici olan Kamu ise aynı taraftır ve ortak doğruları hasta memnuniyetidir ve bu bilinçle ile olayları opere etmelidirler.

2 boyut unutulmamalıdır, birincisi 2003 öncesine baktığınız da, hastalarımız hakkı olan sağlık hizmetine kamu sağlık kurumlarında ulaşmadan önce, kamu sağlık kurumlarında çalışan hekimlerin muayenehanelerine çok oranda başvurmaları idi. Bu konuda 2000 yılında Hacettepe Üniversitesi Sayın Prof. Dr. Mehtap Tatar hocamızın yaptığı bir araştırma vardır ki, ve sonuçları ise aynen şu şekildedir. SSK’lı hastalar kamu hastanesine dahili yada operatif tedaviyi almak için başvurmadan önce % 79,5 oranında muayenehaneye başvurmakta, yeşil kartlılarında ise ameliyat tanısı konanlarında kamu hastanesinde ameliyat olmadan önce muayenehaneye başvuru oranı % 64 çıkmıştır. Hastalarımız bu noktalardan başarılı uygulanan Sağlıkta Dönüşüm Programı ile, kapı komşusu özel sağlık kurumlarına başvurma hakkını elde etmiş, kendi içinde bıçak parası diye nitelendirdiği uygulamadan uzaklaştığı içinde memnuniyetini 2007 genel seçim sonuçları ile göstermiştir. SUT fiyatları öncesinde bu gerçek göz ardı edilmemelidir.

2ci boyut ise uygulama da oluşan suistimallerdir ve yeni SUT fiyatları belirlenmesinden önce, önlenmesi için yeni SUT ile konacak kurallar açısından önemlidir.

Suistimaller açısından Medulla uygulanan iyi bir programdır ve buradan suistimal ile niteliği ve kimin yaptığı belirlidir. Demek ki gereği yapılacaktır.

Suistimallerin çok olduğu kurumlardan biri üniversite hastaneleridir ve SUT listesinde yıldızlı-yıldızsız işlem denilerek fiyatlandırılmakta ve özellikle yıldızsız işlemlerde ucu açıktır. Bu yıldızsız işlemlerde belirli katsayı ile artırılarak paket mantığı ile fiyatlandırılmalıdır.

Hastaların başvurdukları özel ve kamu kurumları Medulla programında online izlenebilir olmalıdır ki, gereksiz başvurular, hastaların isteklerine bağlı sağlık kurumu dolaşması engellensin ve sağlık giderleri artmasın.

Gelinen noktada, özel sağlık kurumlarından, her bir hizmet için kamunun ödediği SUT bedeli ve bu bedelin % 30’u kadar da hastadan aldığı fark ücretin toplamı ile bu hizmeti vermesi isteniyor. Mümkün müdür ???

Hizmet sunumlarında sürdürülebilirlik 2 ana olguya bağlı. Yani sürdürülebilecek süre, hem özel kurumların varlığına hem de sistemin maliyetlerinin katlanılabilir olmasına bağlı.

O zaman sürdürülebilirlikte birinci boyut, paradır.

Çünkü özel sağlık kurumlarının da yaşamaları sundukları hizmetleri karşılığında aldıkları ücretlerin efektif olmasına ve onları yaşatmasına bağlı !!!

Sunulan hizmetin fiyatları efektif değilse ne olacak ???

Sunulan sağlık hizmetlerinin birim fiyatlarının doğru sağlık sonucunu veren hizmetin maliyetleri olduğu kesindir. Geldiğimiz nokta da hizmetin bedeli yani hizmetin maliyeti doğru sağlık sonucu verecek şekilde belirlenmelidir. Unutulmamalıdır ki;

Sağlıkta çıktı sayısı mı önemlidir yoksa doğru sağlık sonuçlarımı ???

Hizmetin maliyeti, sadece tıbbi malzeme, ilaç ve insan kaynağından ibaret midir yoksa böyle bir sağlık işletmesinin kurulmasının da maliyeti var mıdır ?

Doğru maliyetlendirme ile belirlenmeyen hizmet fiyatları ile hizmet sunacak özel sağlık kurumları yeni gelişmeleri takip etmeleri ve yeni yatırımları zorlanacak, sistemde kalmak için diagnostik işlemlerden kaçınma başlayacaktır. Bilginin ve teknolojinin geliştiği bu yüzyılda Kanıta Dayalı Tıp Uygulamaları yok sayılabilir mi?

Eksik yapılan teşhislerde, artan tedavi ilaç maliyetlerini gene devlet karşılamaktadır. Ayakta yapılan hizmetlerde kullanılan Vaka Başı birim fiyatları realize edilmelidir. Eksik tanıya dayalı oluşabilecek komplikasyonlar, unutulmamalı ve Ceza kanunları göz ardı edilmemelidir.

Kamu aynı hizmete farklı ücret ödememelidir çünkü hizmeti sunan sağlık kurumlarında tıbbi kalite de fark olamaz. Kurumlar arasında tıbbi hizmetin kalitesinde fark varsa o zaman tıp etiğinin eksikliğinden bahsedilir. Aynı hizmete farklı ücret ödeyerek sağlık finansmanı için ayrılan fonlar özel hastanelerin sübvansiyonunda kamu yararı düşünülerek kullanılmamalıdır. Kuralı koyan kamunun aynı hizmete farklı fiyat ödemesi durumunda, işlemlerin farklı kurumlarda fiyata dayalı farklı yapılmasını kabul eder tavrı doğacak malpractis olaylarında nasıl yorumlanacaktır ???

Hizmetler sınıflandırılarak, komplike hizmeti sunan daha donanımlı sağlık kurumlarında sunulan SUT da tanımlı A ve B grubunda yer alan hizmetlerin bedelleri yüksek tutulmak suretiyle ödeme yapılabilir. Bu sistem genel hizmet sunan sağlık kurumlarında daha kompleks sağlık işletmesi olmak için motivasyonunu sağlar.

Tıbbi kalite dışında algısal kaliteden doğacak hizmet bedelleri de hastaların kurum ve hekim seçme özgürlükleri kısıtlanmadan, kendi rızası ile hasta tarafından cepten ödenmesi sağlanmalıdır ki, özel sağlık kurumları kamu tarafından sübvanse edilmesin..

Sağlık giderleri ile sağlık kuruluşları farklı hizmet bedelleri aldığında, ekonomik doğruların belirlediği süre sonunda bazı işletmeler yüksek getirileri ile borsa üzerinden satılacaktır. Sadece amacı hizmet üretmek olan ve ürettiği hizmet bedeli ile ayakta kalan KOBİ nitelikli hekim ortaklıklı sağlık işletmeleri oyunda olmadığında ne olacaktır ???

Doğacak kartelleşme sonunda, özel sunucular konsolide olacak, belirli markalar altında toplanan ve az sayıda kalan sunucu ile kamunun sağlık hizmet bedellerini yükseltmeden hizmet verdirmesi mümkün müdür ???

Hizmet bedelleri iyi belirlenmelidir ki, Acil durumlar çözümlü olsun. Bugün gelinen noktada özel sağlık kurumları fiziki koşulları ile değil yaptıkları ile değerlendirilmelidir. KVC müdahalelerinin çoğunluğu, ülke genelinde yapılan büyük ve orta ameliyatlarının da yarıya yakını özel sağlık kurumlarında yapılmaktadır. Bu sosyal bir gerçektir ve özel sağlık kurumları sistemde olamadıklarında bu hizmetlere ihtiyacı olanlara verilecek cevaplar nedir ?

İş kazası ile bir uzvunu kaybeden kişiye kaç saat içinde müdahale yapılması gerçeği unutulmamalıdır.

Özel Sağlık Kurumları kamu yararına bu hizmetleri üretirken personel istihdam etmekte ve ödediği vergi, SSK primi, stopaj vs ile de devlet bütçesine hatırı sayılır bir katkı sağlamaktadır. Bu katkı gerçeği son yapılan TUİK araştırmasında özel sağlık sektörünün kayıt altına alınmasından dolayı birinci çıkması ile de kanıtlanmıştır.

Yok olması bütçe adına gelir kaybı ve işsiz kalan sağlık personeli yaratacaktır. Artan sağlık giderleri göz önüne alındığında tek suçlu görülen özel sağlık kurumlarının bütçeye katkılar yaptığı bir parametre olarak da değerlendirilmelidir.

Yurt sathına yaygın hekim ortaklıklı sağlık işletmelerinin yok olduğunda ya da bu fiyatlarla hizmete zorunlu bırakıldığında yok oluşları hızlanacak, geçmişte sorun olan uzamış sıralar geri gelecek özel çalışan SGK Hastaneleri oluşacaktır.

Hekim sistemin ana direğidir ve kolay yetişmeyen mukaddes kişidir. Hekimin part time mantıkla, net olarak bilgi sistemleri üzerinden denetlendiği ve mütesessilen yaptıklarından sorumlu olduğu sistemle çok noktada çalışmasına izin verilmesi ile sağlık hizmeti bedeli ucuzlar. Hekimi çok noktada hizmet üreten kişi haline getiren yasal düzenlemeler ile sistem verimli işler ve tarafların mutluluğu oluşur. Hekimin mutsuz olduğu sağlık sisteminde, nasıl güzel işleyen bir sağlık sisteminden bahsedebiliriz ???

Hiyerarşik yaptırımlar günlük çözümler getirse de tıp ilerleyen ilimdir ve sağlık kurumları ilerlemeleri takip etmeli ve hastalarına kazandırabilmeli gerçeği ile yaşatılmalıdır. Bu aşamada önemli olan iletişimdir ve tüm özel sektör ortak menfaatleri ile yek vücut, tek ses olarak kamu nezdinde temsil edilmelidir. Özel sektör de kendi içinde ruhsat sınıflarına göre birbirlerine gol atmayı bırakmalıdır.

Kanun yapıcının, sorunlarına hakim yek vücut olmuş sektör ve konuya hakim bürokratları ile kamu yararı olan uygulamalarının sürdürülebilirliğine inancımız tamdır.

Hekim ortaklı sağlık işletmeleri Sağlıkta Dönüşüm Programını yaşayabildikleri sürece destekleyeceklerdir.

Mutlu günler, iyi çalışmalar.

Dr. Feza Şen

Bursa Sağlık Kuruluşları Derneği

Genel Sekreteri

0 532 2778827– fezasen@megamed.org

Tıp fakültesi mezuniyeti sonrası İşletme Fakültesinden Sağlık Bilimleri Yönetimi Uzmanlığımı MBA tamamladım. 1997 yılından bugünlere Özel Sağlık Sektöründe durum tespitleri, kurulum, işletim, yönetim ile ARGE ve ÜRGE safhalarında geleceğe dair projelendirmeler üzerine çalışmaktayım.. 0 532 277 88 27 – fezasen@megamed.org – info@fezasen.com

Yorum yaz