Sağlık Sistemi Reformunda Esnek Düzenlemelere İhtiyaç Var

/ 12 Ekim 2009 / 576 views / yorumsuz

Kamu Bütçesinden ödeniyor gibi duran Aile Hekimlerine ödenen ücret bile 01.Ekim.2009 tarihinden sonra “vatandaşın cebinden” çıkıyor.

Hakkaniyetli, Verimli ve Kaliteli Sağlık Hizmeti sunumu, devletlerin sosyal politikaları olup iki önemli hedefi vardır.

“Yoksullar ve düşük gelirli” vatandaşlar için kaliteli ve sürekli sağlık hizmetine “cebinden harcama yapmadan” ulaşabilmesinin sağlanması

Bütün nüfusun sağlık hizmetine erişiminin hakkaniyetli olması..

Sağlık sistemi reformu daimi bir süreçtir.

Bu hedefleri sağlama için odaklanılması gereken;

Genel Sağlık Sigortasının sürdürülebilirliğidir

Sürdürülebilirlik;

A) Finansmanın sürdürülebilirliği

B) Hizmet sunumunun sürdürülebilirliği olmak üzere iki ana koşula bağlıdır.

Bu tartışılmaz doğruların ışığında, sağlık sektörünün geleceğine bir de makroekonomik göstergeler ile iktisadi açıdan bakalım.

Olaya iktisadi gözle bakmaz ve sadece sağlık giderleri artıyor diye yaklaşırsanız,

Çözümünüz sadece sistemin finansını bulmaya odaklanır…

“Aile Hekimlerine ödenen ücret ve Hasta Katılım Payı” ilişkisi buna iyi örneklerden biridir.

Aile Hekimlerine ödenen ücret; katılım payı adı altında “vatandaşın kendi cebinden” çıkıyor.

Nasıl mı ??? Gelin birlikte bakalım…

2005 yılı Ağustos ayında 25904 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Aile Hekimliği Ücret Yönetmeliği’nin 17.maddesinin a bendine göre:.

Devletimiz, Aile Hekimine, ilk bin hasta için hekim Aile Hekimliği Uzmanı ise 2 TL,

Uzman yâda tabip ise 1,5 TL ve sonraki hastalar için ise hasta başı 1 TL veriyor.

Ve Aile Hekimi başına kayıtlı ortalama 3300 civarında hasta düşüyor.

Aile Hekimleri, günde 80 ila 100 hasta olmak üzere ayda 3000 civarı hasta kabul ediyor.

Ve 01 .Ekim 2009’ dan sonra yapılan düzenleme ile Aile Hekimine başvuran vatandaşlar reçetesini alırken 2 TL cebinden katkı payı ödüyor…..

Ayda 3000 muayene yapan Aile Hekimi için vatandaştan toplanan katkı payı aylık 6000 TL oluyor. Zaten Aile Hekimlerinin aldığı aylık ücret toplamı da bu bedelin altında…..

O zaman vatandaş olarak Aile Hekimine gittiğiniz de ödediğiniz 2 TL ile hizmet sunan hekimin ücretini finanse etmiş olmuyor musunuz ???

“Sağlık giderleri artışındaki tek suçlu Özel Sağlık Sunucuları değildir.”

Hastaların finansal risklerden korunması amacıyla,

Özel Sağlık Kurumlarının ticari haklarına sınırlama koyarak,

Hastalardan alınan fark ücretlerini % 30 ile kısıtlayan kural koyucu otoritenin;

Hastalardan “Katkı Payı” adı altında cebinden ödeme yapmasını istemesi ise yaman çelişkidir.

“Sağlık sektörünün geldiği bu kritik noktada, sistemin finansmanını çözmeye odaklanan uygulamaların nedeni; Ülkenin makroekonomik göstergeleridir.”

Nedir bu göstergeler;

İşsizlik genç nüfusta % 28’lere, toplamda % 16’lara ulaşmıştır.

Aktif pasif oranı, emekli olan bir kişiye bakan çalışan sayısıdır ki bu oran için olması gereken oran dört iken; Ülkemizde ise bu oran 2,13’lerden 1,82’lere düştü.

Ülkemizde işgücüne katılım oranı % 48,8 olup bu veri TUİK rakamıdır. İşgücüne katılım oranı, ülkedeki çalışan işgücünün, çalışan ve çalışmayan toplam işgücüne oranıdır.

Yani ülkemizde çalışabilir durumda olan iki kişiden biri işsizdir.

İşsizlik artınca ne olur ???

Devletin prim gelirleri düşer… Pekiyi, oluşan bütçe açığı nasıl kapatılır ???

Devletlerin sağlık fonları (bütçeleri) primler ve vergilerden oluşur.

Bütçedeki primler ile vergilerin dengesi, bileşik kaplar prensibi ile çalışır.

Primlerin düşük olduğu ülkelerde vergiler artar.

Bütçeler oluşurken prim gelirlerinin yetmediği durumlarda oluşan açıklar ise

Hükümetler tarafından ya vergiler ile kapatılır.

Ya da sosyal devlet olarak hastalarınıza sunduğunuz sağlık hizmetleri için onlardan aldığınız katkı payı ile…

Artık kural koyucu otoritenin paydaşlar ile birlikte, sorunların çözümleri ile yüzleşme ve ortak akıl üretme zamanıdır.

Bu ülkede akılcı ilaç kullanımı ne zaman başlayacaktır ???

Tüketici Dernekleri Federasyonu geçtiğimiz yıl gündemine gereksiz ilaç kullanımını ve ilaç tüketimini artıran promosyonları aldı…

Sağlık giderleri içinde önemli paya sahip olan ve akılcı politikalar üretilmediği sürece artamaya devam eden ilaç giderlerini düşürmek için yapılan çalışmalara ne kadar destek veriyoruz ???

Tek taraflı dikte edilen çözümlerin sıkıntısını, batan sağlık sektörü patronları, işsiz kalan özel sağlık çalışanları ve 2002 öncesi günlerde olduğu gibi sağlık hizmeti alan vatandaş çeker…

“Vatandaş Sağlık Sektöründe uygulanan çözümlerin menfi yansımalarını hâlihazırda görmektedir.”

Her ne kadar ilaç katılım payı oranı % 20 olarak uygulansa da;

Eşdeğer ilaç uygulaması adı altında yapılan düzenleme ile hastaların cebinden ilaca ödedikleri katılım miktarları da ciddi miktarlarda artmıştır. Hastalarımızın ilaca ulaşmaları da her geçen gün zorlaşmaktadır.

Devlet Hastanesine hasta olunca giden vatandaşın ödeyeceği katılım payı olan 8 TL,

Günde 2 ekmek tüketen dört kişilik bir ailenin sekiz günlük ekmek parasıdır.

Dünya Bankası tarafından yürütülen “Sağlık Finansmanında İyi Uygulamalar: Düşük ve Orta Gelirli Ülkelerden Alınacak Dersler” isimli bir çalışması var.

Bu çalışma ile çözüme yönelik yaklaşık on beş faktör tanımlanıyor. Bu faktörlerden bazıları;

Güçlü ve Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme, Uzun Vadeli Politik Siyasi Taahhüt, Güçlü Paydaş Desteği, Risk Havuzlarının Birleştirilmesi, Verimlilik Kazanımları, Sunuculara Yapılan Ödemelerde Reformlar ve Esnek Süreç İçi Düzenlemeler…

Gelinen noktada çözüm için uluslar arası uygulamalardan örnekler alabilmeliyiz…

Bugün Özel Sağlık Sektörünün geldiği nokta da sürecin esnek düzenlemelere ihtiyacı vardır.

“Esnek düzenleme yaparken ise iki nokta sürdürülebilirlik için kritiktir.”

Sunuculara Yapılan Ödemelerdeki Reformlar:

SGK tarafında sağlık harcamalarına üst limit konması, global bütçe ve diğer çalışmaların verimlilik sağlayacak tarzda düzenlenebilmesi için “harcamalarda açığın oluştuğu noktalar doğru tespit” edilmelidir.

Hekime olan başvuru sayısının yılda 6,7 olduğu ülkemizde, SGK yetkililerince açıklanan yıldaki kişi başı reçete sayısı 4 civarıdır.

Bu doğru sonucun oluşturduğu sorular ise;

a) Demek ki hizmeti alanların yaklaşık yarısı aldığı hizmetten memnun olmayıp başka bir sağlık sunucuna daha gitmekte ve aynı hastalık tedavisi için SGK tarafından birden fazla ödeme mi yapılmaktadır???

b) Vatandaşlardaki Kamu Sağlık Sunucusuna yaptığı başvuru sonrası bir de Özel Sağlık Kurumuna başvurmasının önlenmesi için alınan önlem nedir ???

c) Performansa dayalı yapılan ek ödeme ile kamu kurumlarına daha çok hastamı davet edilmektedir???

d) 2002 yılından bu yana BUT / SUT fiyatları ile ilgili amortisman yatırımları ve personel ücretleri dahil olarak reel bir maliyet çalışması yapılmış mıdır???

e) Aile Hekimliği sistemi ile artan ilaç tedavisi ve reçete sayıları için düşünülen çözüm nedir ???

f) Sevk zinciri zorunlu olmayan 1. basamak sağlık sistemi ile sağlık giderleri azaltılabilir mi???

Güçlü Paydaş Desteği:

Paydaşlar kimlerdir ???

Sosyal devlet, Kamu ve Özel Sağlık Sunucuları dışında “en önemli paydaş hekimlerdir”…

Hekimlerin memnun olmadığı durumlarda sürdürülebilirlik mümkün değildir.

Dört kişilik ailenin yoksulluk sınırı 2400 TL civarında iken, uzman bir hekimin ortalama 5500-6000 TL ücretle yaşamasını istemek hakkaniyetle bağdaşır mı???

Global bütçe uygulaması Kore’de de uygulanmış, zamanında esnek düzenlemeleri yapamayan kural koyucu otorite hekimlerin boykotu ile karşılaşmıştır.

Türk Tabipleri Birliği’ne de bugünlerde çok özenli davranmalarını gerektirecek önemli görevler düşmektedir. TBB’ne düşen bu görev:

“Korumak ve kollamak zorunda oldukları hekim meslektaşlarının müspet çıkarları dışında; ülke siyaseti adına politika üretmeyi bırakarak, konuyu ele almalarıdır.”

“Siyaset yapmak isteyen meslek odası yöneticilerine” ise ülkenin siyasi patilerinin kapısı açıktır…

Hükümetlerin yeni istihdam politikaları üretmediği her ülke de işsiz, mutsuz ve umutsuz popülâsyonlar artmaya devam eder. Ekonomilerin ve hükümetlerin can damarı istihdamdır…

OECD Eğitim Koordinatörlüğü 2006 yılında yaptırdığı bir çalışmanın sonucunda şu açıklamayı yapmıştır:

“Kişi başı gelir ile ölüm oranı arasında güçlü bir korelasyon vardır.”

Vatandaşın sağlık hizmetine ve ilaca ulaşması her geçen gün zorlaşmaktadır.

“8 TL ve 15 TL olan Hasta Katılım Payı tüm 2.ve 3. basamak sağlık kurumlarında 10 TL olmalıdır.”

Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu 3. maddesinin A bendine sağlık hizmetlerindeki verimli çalışmayı “Kamu ve Özel Sağlık Kurumları arasında kamu ve özel ayrımı gözetmeden eşit, kaliteli ve verimli sağlık hizmeti sunulmasını” olarak tanımlamıştır.

Sektörün birlik olma zamanıdır, tek vücut olma günüdür….

IMF politikalarının tarih sayfalarına not düşürdüğü mirasları tartışmıyoruz….

Ne güzel söylemiş Sultan Süleyman…

“Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi,

Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi…”

Dr. Feza Şen

Sağlık Yönetim MBA

Bursa Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Sekreteri

Sağlık İşletmecisi

0 532 2778827– fezasen@megamed.org

NOT: Görüşlerinizi ve iletişim bilgilerinizi mail atmanızı rica ederim.

Tıp fakültesi mezuniyeti sonrası İşletme Fakültesinden Sağlık Bilimleri Yönetimi Uzmanlığımı MBA tamamladım. 1997 yılından bugünlere Özel Sağlık Sektöründe durum tespitleri, kurulum, işletim, yönetim ile ARGE ve ÜRGE safhalarında geleceğe dair projelendirmeler üzerine çalışmaktayım.. 0 532 277 88 27 – fezasen@megamed.org – info@fezasen.com

Yorum yaz