Planlama ve Sınıflamadan Önce Tartışacağımız Kavram Gün Hastanesi

/ 3 Şubat 2009 / 726 views / yorumsuz

2008 de zor günler geçiren, buna rağmen eylem söylemleri yapmayan özel sağlık kurumları bir yılı daha aynı koşullarda geçiremeyecek kadar zor durumdalar. Onun için 2009 da yapılacak çalışmalar önemli…

Sağlık sistemi resminin tümüne bakıp, sıkıntıların çözümü için birlikte çalışmalıyız. Sorunlarının stratejik çözümü olanları Sağlık Bakanlığı ile operasyonel çözümü olanları da SGK ile müzakere ederek çözüme ulaştırabiliriz.

Hekim alamama, dal ekleyememe, MR vb cihaz alamamak, planlama, % 30 fark ücreti sınırlaması ve sınıflama stratejik çözümü olan sıkıntılardır.

Kanunda sevk koşuluna uyulmadığı durumlarda alınması tanımlanarak caydırıcı olması istenen ama tüm başvuran hastalardan alınan özel kurumlar için cezalandırıcı olan hasta katkı payları, SUT fiyatlarında daha önce aldığımız % 20 fazla ücretin artık alınamaması, bir yıl içinde 3 fiil sonrası fesih işlemi, daha 6 ay olmadan 6 kez değişen SUT, FTR uygulamaları, Ayakta Tedavi Paket uygulaması ve SGK ile imzalanan hizmet sözleşmesinin getirdiği ciddi cezai yükümlülükler ve diğerleri operasyonel sıkıntılardır.

Burada dikkat etmemiz gereken bir soru var.

SGK tarafından yapılan işlemlerde, Sağlık Bakanlığı tarafından mevzuat ile tanımlı, prosedüre bağlanmış durumlarda yapılan aksine bir uygulama var mı ??? Yok !!!

Sağlık Bakanlığı tarafından mevzuatlar gereği prosedürleri netleşmemiş durumlarda ise çeşitli bölgelerde SGK’de geri ödeme kurumu olması misyonundan kaynaklı uygulama farklılıkları var. En iyi örnek de Acil servise başvuran hastalardan yapılan ücret kesintileridir. Üstelik bu konu da Başbakanlık tarafından yayınlanmış bir hizmet genelgesi vardır. Bu konuda da en sıkıntılı olan SGK ile anlaşmalı olan özel sağlık kurumlarıdır. Çünkü hasta olan birey, vatandaştır. Vatandaş elindeki sağlık hakkını, kamu ya da anlaşmalı sağlık kurumlarında kullanabileceğini bildiği için bu kurumlardan birine gitmektedir. Acil durumda ise bahsi geçen bu kurumlardan en yakınına hasta başvuruyor. Ama anlaşmalı özel kuruma giden 39 derece ateşli bir hastaya ise özel sağlık kurumu ne yapacağını bilemiyor. Hastaya reçete verirse hizmet ücreti kesintiye uğruyor.

Çözüm Nerede ???

Çözümü ilgili kanunlar tarif ediyor. Anayasa ilgili maddeleri ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu tüm stratejik kuralların belirlenmesini ve uygulanması yetkisini Sağlık Bakanlığı’na veriyor.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ise yukarıda adı geçen 3359 sayılı kanunun 2 fıkrasını iptal ediyor. 3.madde d fıkrası ile geçici 3. maddesini iptal ediyor ve bu maddeler sevk zinciri ile sigortalıların kütüğe kayıt olması işlemlerini tanımlıyor.

Öyleyse, sağlığın geleceğe yönelik planlaması Sağlık Bakanlığı’na aittir ve çözüm burada başlıyor. Operasyonel sıkıntıların çözümü de stratejik çözüm bekleyen sorunların çözülmesinin ardından çözülebilecektir. Artık planlanmanın zamanı gelmiştir.

Planlamadaki Kısıtlar Nelerdir ???

Plan yapanların tek sıkıntısı vardır. Kaynakların yeterli olmaması… İnsan kaynağı da teknik donanım ve binalarda maliyet gerektirmektedir. Unutulmaması gereken bir maliyette sürdürülebilirliğin maliyeti yani artan sağlık harcamalarıdır.

Planlamanın çözümü verimliliktir. Mevcut kaynakların özellikle insan kaynağı ve teknik donanımların doğru kullanımıdır. Biz özel kurumlar olarak 15 şubat kararlarına hekim sayısı azlığından dolayı gelmedik mi ???

Sağlık Harcamaları Nasıl Kontrol Altına Alınabilir ???

Verilen sağlık hizmetlerinin bütününe baktığımızda ayakta sunulan hizmetler tüm hizmetlerin % 85 i gibidir. Sağlık harcamaları içinde ayakta sunulan hizmetlere ödenen miktarın ne olduğu SGK kayıtlarından doğru biçimde bulunabilir. Tahmini ayakta teşhisin kamuya maliyeti % 65 civarındadır. Oysa bu oran biraz yüksek midir ??? Hizmet bedelleri belirlenmesinde, algısal kaliteyi yükselten kriterlerle hizmet bedellerinin fazla belirlenmesi yerine hizmetin niteliğine etki eden unsurlarla ayrım yapılmasının doğru olacağını düşünüyorum. Ayakta vaka başı uygulaması ile hizmet bedellerini düşürerek kanıta dayalı tıp uygulamalarından uzaklaştırılan sağlık hizmeti sunumuna görüş veren hekim dostlarımızın gerekçeleri nedir ??? Bireye sunulan sağlık hizmetinde, aynı sonuç için tekrarlayan hizmet bedellerinin ödenmesinde kamu yararı nerededir ???

Burada çözümün ayakta teşhis hizmetlerini ayrı kategoride değerlendirmekten geçtiğine ve sonrasında tanımlanacak sevk zincirinin uygulanmasına dikkat etmenizi öneriyorum.

Ayakta Teşhis Hizmetlerinin Yasal Hale Gelmesi Hangi Kanunla Olmuştur ???

3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Kanunu ile olmuştur. ATSSK Yönetmeliği ve Özel Hastaneler Yönetmeliği kapsamında bu kanun vardır. Hatta Özel Hastaneler Yönetmeliği kapsamında Özel Hastaneler Kanunu yoktur. 2219 sayılı Özel Hastaneler Kanunu birinci maddesi sadece hastaların yatarak tedavi görmelerine izin vermektedir.

Dolayısıyla sağlık kurumlarını sınıflama sürecinde, ayakta teşhis sunan kurumları, 3359 sayılı kanuna dayanılarak “Gün Hastanesi” adı altında, mevcut durumlarından daha nitelikli hale getirilerek tanımlanması mümkün olabilir.

Aile Hekimliği, Gün Hastanesi ve Hastaların Erişimi

Temmuz ayı sonrasında Aile Hekimliği uygulaması olan illerde ve geçilecek illerde sevk zinciri zorunludur. Hastanın ilk başvuru noktası Aile Hekimliği’dir.

Bu aşamada yapılacak olan tıbbi triaj neticesi hastalar, bağlı bulundukları Aile Hekimleri tarafından uzman hekimlerin görev yaptığı ayakta teşhis ve tedavi hizmeti sunan Gün Hastaneleri’ne sevk edilebilir.

Gün Hastaneleri, hastaların kolay eriştiği mahallerde açılmalı, bir özel hastane ile afiliye olmak yolu ile de kaynakları verimli kullanmalı ama en önemlisi hizmet alan hasta başvurduğu noktadan itibaren bir başka sağlık kurumuna gitmeye ihtiyaç duymayacak tarzda hizmet alabilmelidir.

Gün Hastanelerinde sonlandırılamayan tedaviler olursa, görevli hekimlerde ülke kaynaklarının verimli kullanılması adına, tedavileri de entegre olduğu özel hastanelerde yapabilir. Ya da Gün Hastanesi hastayı daha detaylı tedavi için özel hastaneye sevk edebilir.

Geri ödeme kurumu da isterse tedavi aşamalarına göre uygulanan tıbbi işlem ücretini farklı belirleyebilir. Kesin bir doğru var ki, böylece geri ödeme kurumu olan SGK’nun aynı hastaya birden fazla tedavi ücreti ödemesinin de önüne geçilmiş olur.

Hastanın tedavisi hangi aşamada sonlandırırsa, SGK’da o seviyedeki hizmet bedelini öder ve sağlık giderleri de kontrol altına alınır.

Mevcut ayakta teşhis kurumları arasında daha düşük nitelikli olanlarında Gün Hastanesi olmasına, yeterli şartları yerine getirmesi ile izin verilerek sunucular arasında hakkaniyet sağlanmış olur.

Gün Hastanesi kavramının, hem özel sağlık kurumları açısından, hem sağlığın planlanması açısından hem de artan sağlık giderleri açısından önemini göz ardı etmeyelim.

Planlamanın odağında insan kaynakları planlaması varsa, hekim ile ilintili diğer parametreler örneğin yatak sayısı gibi olacaksa, personel dağılım çizelgeleri ile ülke ölçeğinde özel kurumlar arasında hekim hareketliliği tanımlanacaksa, ayakta tedavi ile yatarak uygulanan tedavi ayrımı sonrasında yer alan kurumlar kategorize edilmesi daha uygun olabilir.

İyi çalışmalar….

Dr. Feza Şen

Sağlık Yönetim MBA

Bursa Sağlık Kuruluşları Derneği Genel Sekreteri

Sağlık İşletmecisi

0 532 2778827– fezasen@megamed.org

Sağlık Aktuel / www.saglikaktuel.com

Sağlığın Ritmi Programı / www.linetv.com.tr

NOT: Görüşlerinizi ve iletişim bilgilerinizi mail atmanızı rica ederim.

Tıp fakültesi mezuniyeti sonrası İşletme Fakültesinden Sağlık Bilimleri Yönetimi Uzmanlığımı MBA tamamladım. 1997 yılından bugünlere Özel Sağlık Sektöründe durum tespitleri, kurulum, işletim, yönetim ile ARGE ve ÜRGE safhalarında geleceğe dair projelendirmeler üzerine çalışmaktayım.. 0 532 277 88 27 – fezasen@megamed.org – info@fezasen.com

Yorum yaz